- iş konuşmak
- v. talk business, talk shop
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
konuşmak — nsz 1) Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak Çocuk daha konuşamıyor. 2) i, den Belli bir konudan söz etmek Mehmet yedi yaşındayken anasıyla konuştuklarından fazla bir şey konuşmazdı. H. E. Adıvar 3) nsz, le Bir konuda… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüksek perdeden konuşmak — 1) yüksek sesle konuşmak 2) meydan okurcasına sert konuşmak 3) yapılması güç şeyleri gerçekleştirebilecekmiş gibi abartmalı konuşmak Güya bütün memleket arkamızda imiş gibi yüksek perdeden konuşmaya başlamıştık. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
genişçe konuşmak — uzun uzun, bol bol konuşmak, söyleşmek, sohbet etmek Buluştuk, görüştük, daha da genişçe konuşmak için beni evine, akşam yemeğine götürdü. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
pes perdeden konuşmak — 1) alçak ve kalın sesle konuşmak 2) alttan alarak, yumuşak bir dil kullanarak konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dereden tepeden konuşmak — gelişigüzel konuşmak, rastgele konular üzerinde konuşmak Kahveler içilip dereden tepeden konuştuktan sonra yataklara kavuştuk. O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
abuk sabuk konuşmak — ne söylediğini bilmeden düşüncesiz, tutarsız konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız ağıza vermek (veya konuşmak) — iki kişi birbirine pek yakın durarak başkaları işitmeyecek biçimde konuşmak Tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
dan dun konuşmak — yerli yersiz, ileri geri konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dekolte konuşmak — tkz. açık saçık konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dirhemle söylemek (veya konuşmak) — çok az veya yavaş konuşmak Üstadı, profesörle taban tabana zıt yaradılışlı bir insandı yani dirhemle lakırtı söylüyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
genizden konuşmak (veya çıkarmak) — burnu tıkalı gibi konuşmak Genzinden çıkardığı seslerle ağlama taklidi yapıyordu. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük